Katip Çelebi Üniversitesi'nde 15 Temmuz Paneli
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi'nde '15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü' etkinlikleri kapsamında panel düzenlendi
İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ)’nde ‘15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ etkinlikleri kapsamında, 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Küresel Siyaset’ başlıklı panel düzenlendi. Düzenlenen etkinliğe Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, Hacettepe Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Abayhan ve Hukuk ve Değişim Derneği Kurucu Başkanı Av. Samir Altunkaynak katılarak konuşma yaptı.
Programın moderatörlüğünü ve açılış konuşmasını yapan Katip Çelebi Üniversitesi Rektörü, Prof.Dr. Saffet Köse, “15 Temmuz darbe girişimi son yıllarda tüm bağımlılıklarını kıran ve tam bağımsızlık yolunda ilerleyen, daha gelişmiş demokrasi için yol alan Türkiye’yi engellemek adına yapılmış bir suikasttır. Fakat FETÖ’nün içerideki piyonları ve onun ağa babaları bir şeyi atlamıştı. Bu ülkenin mayası temiz hamuru sağlam insanları hainlere geçit vermemiştir ve vermeyecektir. Halkın genç yaşlı demeden yurdun her köşesinde gösterdiği direniş Nene Hatunun Kara Fatma’nın Şerife bacının kahramanlıklarının, yeniden sahneye çıkmasıydı.
Atalarının Malazgirt’te Çanakkale’de Miryokefalon’da Kosova’da yaptıklarının aynısını aradan geçen yüz yılda farklılaşmadan yapıldığını tüm dünyaya gösteriyordu. Dil etnik, köken, mezhep, hayat bakışından bağımsız bu birliktelik aslında sosyolojinin bu toplum için yeniden ve farklı bir şekilde ele alınmasını akla getiriyordu. O gece yazılan destandı kahramanlıktı. Sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde sergilenen kahramanlık bir milletin yeniden kendine gelmesine, bir ve diri olmasına sebep olmuştur” ifadelerini kullandı.
ALTUNKAYNAK; ÇÖZÜM İÇİN HER VATANDAŞ DEVLETE GÜVENMELİDİR
Etkinlikte ilk olarak kürsüye çıkan Av. Samir Altunkaynak, ‘Türkiye Darbe Tecrübesi Bağlamında 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Coğrafyamıza Etkileri’ başlıklı konusunda insanlık tarihinin tamamında doğu batı demeden darbelerin yaşandığını belirterek, bundan sonraki süreçte buna benzer durumların yaşanmaması için toplumun bütün farklı kesimleri olarak düşünceli bir şekilde hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Altunkaynak, “28 Şubat Muhtırası modern bir darbedir."
"Apo ve FETÖ terör örgütünün bu darbe girişiminden sonra önleri açılmıştır. Kamu düzenine olan bir devlete sahip olmaktan daha önemli bir şey yok. Geçmişte yaşadıklarımızı kötü günleri, darbeleri, devletin demokrasisine suikast girişimlerini çocuklarımıza anlatmalıyız çünkü bu gülerin acısını taze tutarak gelecekte aynı kötü günlerin yaşanmasına engel olabiliriz. Bu sonuçlar birbirimize saygı duymadığımızdan dolayı başımıza gelen bir durumdu. Darbe girişimlerinin de en büyük sebebi Türkiye tarihinde meşruiyete hiçbir zaman saygı duyulmamıştır. Türkiye siyasetinde egemenlik her zaman ele geçirilebilen bir şey olarak algılandığı için bu zayıflık aşılamamıştır.
Çözüm için batıdan doğuya her vatandaşımız devletine güvenmelidir. Objektif yapıları olan bir hukuk düzeni kurulmalıdır. Kuralları olan şeffaf bir devlet olmalıdır. Bugün batıya baktığımızda dışarıya karşı vahşi ve sert olduğunu görüyoruz ama kendi içinde oluşturdukları bir kanun ve nizam vardır. Bu kanunların dışına çıkılmadığı için batı ülkelerinde darbe girişimleri Türkiye’ye göre daha azdır” diye konuştu.
FETÖNÜN İKİ YÜZÜ
Altunkaynak’ın ardından kürsüye çıkan Dr. Öğr. Üyesi Yasemin Abayhan, FETÖ terör örgütünün yapılanmasından ve neden 15 Temmuz’u yaşadığımızı anlattı. 15 Temmuz gecesini yaşatanların nasıl bir süreç içinde bulunduğunu konuşulması gerektiğini vurgulayan Abayhan, “Bu geceyi sadece yıldönümlerinde hatırlamak yerine kendi elimizden geldiği şekilde ne yapmamız gerektiğini düşünmemiz gerekir. FETÖ’cü bireylerin bu saldırganlık noktasına nasıl geldiğini araştırırken çok çarpıcı şeylere tanık odum. Belirli bir süre boyunca bu cemaatin içinde bulunmuş ve sonradan ayrılmış bireylerle görüştüm."
"FETÖ’ye cemaat olarak baktığımızda iki tane yüzü görürüz. Bunların birincisi daha çok istihbar"at örgütlerinde gördüğümüz ‘Stay Behind’ dediğimi bir örgüttür. Bu örgüt asıl göstermek istediklerini göstermez ve gizler. Bir diğer tarafı ise ve Geniş taban desteği olan örgüt tipidir. Radikal çevreyi çok daha besleyen, daha masum görünen bir süreçtir. Burada da hiçbir şekilde bir suçu olmayacağını düşündüğümüz bazı kişilerin varlığından bahsedilir. Uluslararası platformlarda da bu tür terör örgütlerini anlatmakta da zorlanırsınız” diye belirtti.
FETÖ’NÜN HEDEFİ İLKOKUL ÖĞRENCİLERİ
Terör örgüleri içlerinde belli motivasyonların olduğu ve bunların dışına kesinlikle çıkmadıklarını ifade eden Abayhan, “ Bir FETÖ’cü herhangi bir karaktere bürünmez girdiği her grupta o grubun var olan değerlerini çok iyi bürünür. Gruptaki herkes birbirini sever, herkes birbirine aşk ile bağlıdır.
Grup sargınlığında bireylerin gruba aidiyeti çok yüksektir. Grubun lideri Fettullah Gülen, ben yerine hep biz dilini kullanır ve yüksek sargınlığı oluşturur. Bunun dışında grubun normları olması lazım. Bireyselleşmeyi engellerler tek başına kimsenin bir şey yapmasına izin vermezler. Bu gruplarda itaat en önemli meselelerdendir. Benim bu çalışmada en çok şaşırdığım durumlardan biri de ciddi bir sosyal desteğin sağlandığı duygusudur. Çünkü katılımcılar gruba lanet okusa da abi ve abla bağından kopamıyorlar."
"FETÖ grubunda diğer bir olay ise bireysel bir iradeniz olduğunuza inandırarak grubun içinde yer almanızı sağlar. Siz kendi isteğimle çıktım zannedersiniz ama aslında gruptaki abi ve ablalar sizi daha az armaya başlar. Uzak tutsalar da gruptan çıkmanız mümkün değildir. FETÖ cemaati üye seçiminde parlak ama öz disipline, birbirine benzerliğine, grup gururuna dikkat eder ve üyeleri onlar olmadan biz olmaz anlayışına, rüya kelimeler semboller kavramlarına kullanarak etkiler. FETÖ diğer örgütlere göre daha ahlaklı olduğunu vurgular sürekli olarak. Bütün dünya düşman ama sadece bu grubun içindekiler birbirine dost anlayışını empoze eder. Size bir şey söylemek isterlerse bunu mutlaka rüyaları karıştırarak söylerler."
"Bunları kullanarak daha çok etkilemeye başlarlar. Abi, abla duygusal bağları genellikle 8. Sınıfta gerçekleşiyor. Çünkü ergenlik zamanında gençler kimlik krizine girer ve bu durumu fırsat bilirler. Bu dönemde aileden kopmalar olurken arkadaşlar daha önemli hale gelir. Tam bu boşlukta da abiler ve ablalar ortaya çıkar ve sığınacak liman haline gelir” dedi.
AKIŞ: DARBELER BATININ ÜLKELERİ BÖLME ÇABASIDIR
Etkinlik kapsamında son olarak konuşma yapan Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Akış, yaşanan darbe girişimlerinin geçmişten günümüze Batı’nı bir ele geçirme politikası olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı;
“Nedir bu isteğin ana metodolojisi diye bakacak olursak, Batılılar bu coğrafyada sınırları değiştirmeden, o sınırlar korunarak, amma etnik amma mezhep temelli yapılar kurmak. Ana metodoloji bu. Bunu Irak’ta, gördük. Suriye’de sona geldiler orayı da üç parça yapmak üzereler. Türkiye Cumhuriyeti bu planı niçinde düşünülen en önemli ülkelerden birisi. Peki Batılılar bunu nasıl yapıyor? Önce merkezi hükümeti zayıflatıyorlar. Sonra merkezde yeni güç odakları ortaya çıkıyor. Sonra bu güç odakları Batılı merkezler tarafından silahlanıyor ve teşvik ediliyor. Merkezi hükümet ülkeyi kontrol altına alabilmek için bu odaklara karşı çıkıyor ve çatışma ortamı yaşanıyor. Bu esnada devlet bölünmeye doğru sürükleniyor.
Bu sırada batılılar ortaya çıkıyor ve bu ülkedeki yeni güç paylaşımını tüm dünya kabul etsin buraya bir anayasa yapalım ve resmileştirelim diyorlar. Batılılar bunu birkaç sahiple yapıyorlar. Birincisi herkes birbirine güvenmesin ki batının güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duysun. Son 20 – 25 yılda yaşadığımız hadiselerin ana ekseninde bu dizayn çabası var. FETÖ operasyonları ilk aşaması yürütülebilme gayesi 17 – 25 Aralık’ta başladı. Ardından Sayın Cumhurbaşkanımızın Davos Zirvesinde ‘One minute’ çıkışıyla daha fazla hız kazanmıştır. Fakat Cumhurbaşkanımız ve şerefli milletimizin desteğiyle bu FETÖ terör örgütünü püskürttük.”