Sanat Tutkusuyla Doktorluk Tutkusunu Bir Arada Götürüyor
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tıp Fakültesi öğrencisi İrem Sezginer, henüz 9 yaşında çalmaya başladığı kemandan hiç vazgeçmedi.
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tıp Fakültesi öğrencisi İrem Sezginer, henüz 9 yaşında çalmaya başladığı kemandan hiç vazgeçmedi, sanat tutkusu ile eğitimi bir arada sürdürerek örnek bir başarı hikayesi yazdı. Stajyer hekim olarak tıp eğitimini sürdüren Sezginer, bunun yanı sıra konserlere katılıyor.
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Tıp Fakültesi 5'inci sınıf öğrencisi İrem Sezginer (22), ilkokula giderken ‘Sesini çok seviyorum’ diyerek keman çalmayı öğrenmek istedi. Ailesi, kızlarının bu talebini geri çevirmeyerek Sezginer’e devlet sanatçılarından özel ders aldırmaya başladı. Sezginer, kemandaki yeteneğini hemen kanıtladı ve kendisini kısa sürede hızla geliştirdi. Kemandaki başarısını belgelendirmek isteyen Sezginer, bu hedefine West London University'e bağlı London College of Music sınavlarına girerek ulaştı.
Sezginer, uluslararası geçerliliğe sahip sertifika ile müzik lisesi mezunu seviyesinde olma başarısını gösterdi. Şimdiye dek çeşitli orkestralarda çok sayıda konser veren, yaşıtlarını da kemana başlaması için teşvik eden Sezginer, sanata olan tutkusuyla birlikte eğitimini de sürdürdü. İEÜ'nün sanatla ilgilenen öğrencilerini teşvik etmek amacıyla vermeye başladığı sanat bursunu, bugüne kadarki çalışmaları ve başarılarıyla almaya hak kazanan Sezginer, bu durumun kendisini çok motive ettiğini, sanat bursu teşvikiyle hem sanata hem de eğitimine daha da sıkı tutunduğunu belirtti. sıra Mozart Akademi Gençlik ve Senfoni Orkestrasının sanatçısı olan Sezginer, İzmir Ekonomi Üniversitesi Medical Point Hastanesi’nde tıp eğitimine devam ederek iyi bir doktor olmak istediğini de söyledi.
Sanata olan ilgisinin kendisine bugüne kadar birçok imkan sağladığını belirten Sezginer, “Küçüklüğümden beri keman sesini çok seviyorum. Keman çalmaktan her zaman çok zevk aldım, bu nedenle kemana hep ilgiyle sarıldım. Hayatımın hiçbir döneminde bırakmadım. Okul korolarında, çeşitli orkestraların konserlerinde yer aldım, bazı sosyal sorumluluk projelerinde de bulundum. West London University'e bağlı London College of Music sınavlarıyla kemandaki başarımı uluslararası sertifika ile belgelendirdim. Sanat, benim için her zaman vazgeçilmez oldu. Elbette ailemin bu konuda bana verdiği destek de beni cesaretlendirdi, motive etti. Sanat benim için her zaman çok önemliydi; ancak önemli ve gerekli gördüğüm bir diğer konu da eğitimimdi. Tıp okumak, insanlara faydalı olacak çalışmalar yapabilmek, beni hep heyecanlandırdı. Çok çalıştım, zaman zaman zorlandığım da oldu ama hedefimden vazgeçmedim. Sonunda da istediğim üniversiteyi ve bölümü kazandım” ifadelerini kullandı.
"Hastaneden çıkıp etkinliklere ya da provalara katıldığım oluyor"
Sezginer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tahmin edildiği üzere derslerim yoğun, tıp okumak kolay değil; ancak gününüzü planlarsanız, zamanınızı doğru kullanırsanız, her şeye zaman ayırmak mümkün. Ben de böyle yapıyorum. Tıp öğrencisi olarak eğitimime devam ediyorum, mesleğimde de kendimi geliştiriyorum. Bunun yanı sıra dahil olduğum orkestranın konserlerinde yer almayı da sürdürüyorum. İzmir’in çeşitli sanat merkezlerinde konserler veriyoruz. Haftada ortalama iki gün çalışmalarımız oluyor."
"Hastaneden çıkıp etkinliklere ya da provalara katıldığım oluyor. Sanat benim yorgunluğumu alıyor, kemanı elime alınca dinleniyorum, enerji doluyorum. Okul başarımla birlikte kemandaki başarımı belgelemem sayesinde üniversitemin verdiği bursu almaya da hak kazandım. Sanatın, her açıdan eğitimimi olumlu etkilediğini söyleyebilirim.”
İleride TUS’u kazanıp uzman hekim olarak kariyerine devam etmek istediğini ifade eden Sezginer, şöyle devam etti:
“Mezun olmama iki yıl var, şu anda kesin bir şey söylemek istemiyorum. Ancak TUS’u kazanıp uzmanlığımı aldıktan sonra da sanatı hiç bırakmayacağımı söyleyebilirim. Kendime güveniyorum. Eğitim ile sanat ya da sporun bir arada olamayacağı şeklinde düşünenler olabiliyor. Bu kesinlikle yanlış. Tam tersi, bir arada olur, hatta çok da verimli olur. Ben, bunu kanıtladığımı düşünüyorum. Özellikle tüm arkadaşlarıma; ilgi duydukları, hobi olarak gördükleri alanlarda, sanat ya da spor dallarında kendilerini geliştirmelerini öneriyorum.”