Gelişmeler

Gazetecilerin Geçim Mücadelesi: 'Geçinemiyoruz, Haberiniz Olsun!'

Türkiye'nin derinleşen ekonomik krizinde gazeteciler de yoksullukla mücadele ediyor. Maaşlar açlık sınırının altına gerilerken, TÜİK'in düşük enflasyon oranları gerçekliği yansıtmıyor.

Türkiye ağır bir ekonomik kriz yaşıyor. İktidar her ne kadar bu krizi kabul etmese de özellikle son iki yıldır ciddi bir yoksullaşma yaşanmakta. Elbette bu yoksullaşmadan gazeteciler de nasibini alıyor. Biz gazetecilerin ortalama ücretleri, açlık sınırına hatta onun da altına geriledi. Türk-İş’in Haziran verilerine göre Türkiye’de açık sınırı 18 bin 978 lira.

En temel tüketim maddelerine hemen her gün zam gelmekte ancak TÜİK’in hayali enflasyon oranı nedeniyle ücretler gerçek enflasyonun çok altında yükseltilmekte.

Son yıllarda TÜİK, gerçek enflasyonun yarısının da altında oranlar açıkladığı için, ücretlerimize yapılan zamlar da gerçekçi olmadı.
Gelin, bu ayın başında açıklanan enflasyon oranlarına bakalım. TÜİK’in yıllık enflasyonu yüzde 71.06, bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu ENAG’ın yüzde 113.08, İstanbul Ticaret Odasının enflasyonu ise yüzde 82.14.

Peki Temmuz’da bizlerin ücretlerine ne kadar zam yapıldı? Yüzde 0, yazıyla da rakamla da sıfır. Yılın başında asgari ücret seviyesine getirilen maaşlarımızla ayakta kalmaya çalışıyoruz. Aldığımız yemek ücretleriyle 10 gün yemek yiyemiyoruz. Yani karın tokluğuna bile çalışmıyoruz. Tüm bu kötü tabloya rağmen üç kuruşa, kalemimizi satmadan, mesleğimizin ilkelerini yerine getirmeye mücadele ediyoruz.
Hemen her gün yurdun dört bir yanında açlık, yoksulluk haberleri yapan, işçinin, memurun, emeklinin “Geçinemiyoruz” çığlıklarını iktidara, patronlara duyurmaya çalışan bizler de bu çığlığa ses katıyoruz. GE-Çİ-NE-Mİ-YO-RUZ.

Türkiye'nin derinleşen ekonomik krizinde gazeteciler de yoksullukla mücadele ediyor. Maaşlar açlık sınırının altına gerilerken, TÜİK'in düşük enflasyon oranları gerçekliği yansıtmıyor.

Bugün burada haber yapmak için değil haber olmak, gazete patronlarına sesimizi duyurmak için toplandık.

* Evine girecek ekmeğin derdine düşmüş bir gazeteciden iyi haber bekleyemezsiniz

* Ev sahibinden gelecek telefondan, elektrik-su faturasına bakmaktan korkan gazeteciden özverili çalışma bekleyemezsiniz

* Çocuğunun oyuncak istemesinden korkan gazeteciden basın özgürlüğünü savunmasını bekleyemezsiniz

* Kitap alamayan, sinemaya, tiyatroya, konsere gidemeyen gazeteciden yaratıcılık bekleyemezsiniz

Gazetecilik, tarihin hiçbir döneminde çok para kazanılan bir meslek olmadı ancak bu dönemki kadar da yoksullaşmamıştık.
Gazeteciler bu kadar yoksulken, İzmir’de açlık sınırında, Anadolu’nun birçok ilinde açlık sınırının altında ücretlerle çalışırken, bu toplumun gerçeklere ulaşma şansı olamaz.

Yoksullaşmamızın tek sorumlusu medya patronları değil hiç şüphesiz. Yıllardır iktidarın bu alanda uyguladığı politikaların da büyük katkısı var. Kâğıt fiyatları her gün artarken gazetelerin ana gelir kaynaklarından biri olan resmi ilan fiyatları aynı oranda artmadı. Gazetecilik mesleği hedef göstermeler, gözaltılar, tutuklamalar, yargılamalar ile iktidar eliyle itibarsızlaştırıldı. Gazeteciye duyulan güven yok edildi. Patronlar baskı altına alındı, medya kurumlarına el kondu.

Türkiye'nin derinleşen ekonomik krizinde gazeteciler de yoksullukla mücadele ediyor. Maaşlar açlık sınırının altına gerilerken, TÜİK'in düşük enflasyon oranları gerçekliği yansıtmıyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak defalarca çağrı yapmamıza rağmen uyarılarımız dikkate alınmadı ve bugün ülkenin dört yanında bu tabloyu yaşıyoruz.

Bir şeyi daha hatırlatmakta fayda var; çarşamba günü aynı zamanda Türkiye’de sansürün kaldırılışının 116. yılı kutlanacak. Matbaalardan, gazetelerden 116 yıl önce sansür memurlarını kovan meslek büyüklerimizin bıraktığı bu mücadele geleneğini sürdüren bizler, sansüre, oto-sansüre karşı ve basın özgürlüğü için yürüttüğümüz mücadelenin yanına, daha iyi bir ücretle çalışma mücadelesini de ekliyoruz.

Türkiye Gazeteciler Sendikası İzmir Şubesi olarak İzmir’deki tüm medya patronlarına, işverenlere çağrımızdır; Bir an önce ücretlerin insanca yaşanabilecek bir seviyeye gelmesi için adımlar atın. İzmir’de çalışan gazeteciler olarak bir kez daha söylemek isteriz ki, GEÇİNEMİYORUZ! Artık bıçak kemikte. Bu kentte gazeteciliğin devam edebilmesi için, basın özgürlüğü için, okuyucunuzun haber alma hakkı için adım atmak zorundasınız. Çünkü bizim artık daha fazla sıkacak kemerimiz, yapacak fedakârlığımız, daha fazla küçültecek bir hayatımız kalmadı.
Son sözlerimiz şudur: Biz gazetecilerin haklarının gasp edilmesine sessiz kalmayın. Sesimizin ve sözümüzün özgürlüğü tüm toplumun özgürlüğüdür! Çünkü haberci olmazsa haberiniz olmaz!

Bugün aynı zamanda bizimle ses çıkarmak isteyen ama sendikaya yürüdüğü için işten çıkarılma korkusuyla yüz yüze olduğundan yanımızda olamayan meslektaşlarımızdan haberdarız. TGS İzmir olarak bunun da takipçisi olacağız

Haklarımızı alamadığımız yerde eylemlerimizi çeşitlendirecek ve sürekli hale getireceğiz.

Biz gazeteciyiz ve buradayız! Haberiniz olsun.

Onurcan Kurtay
Onurcan Kurtay [email protected]
Yorum yapmak için tıklayınız 0
Yorum Yazın (Üye olmadan da yorum yazabilirsiniz)
Yorumlar