Ak Parti İl Başkanı Bilal Saygılı, Kongre'de Aday Olduğunu Açıkladı
AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, Bakanlar Kurulu ve başlayacak kongre sürecine ilişkin merak edilen soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı ikinci tur seçimleri tamamlandı. Cumhur İttifakı'nın adayı Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, seçimi kazanarak güven tazeledi. Türkiye'de seçim gündeminin sona ermesiyle birlikte, gözler külliyeye çevrildi. Kamuoyu Başkan Erdoğan'ın MYK ve kabine çalışmalarına odaklandı.
AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, merakla beklenen kongre süreci ve kabinede İzmirli bir Bakan olup olmayacağı doğrultusundaki gündemi değerlendirerek, başta ekonomi olmak üzere muhalefetten gelen iddiaları yanıtladı.
"ADAY OLACAĞIM"
Kongre sürecinin başlamasıyla birlikte izlenecek süreci anlatan Saygılı, İzmir İl Başkanlığına aday olacağını açıklayarak, "Sayın Cumhurbaşkanımızın takdiri, bu sürecin başlangıcına denk geldik. Cumhurbaşkanımızın takdiriyle aday olacağız inşallah. Bunu kamuoyuna duyurmakta bir sakınca görmüyorum" dedi.
"KAPTANSIZ GEMİ YÜRÜMEZ"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tensipleriyle göreve başladığını kaydeden Saygılı, "Bizden önceki il başkanımız Kerem Ali Sürekli Bey, milletvekili adayı olunca, il başkanlığı makamı boşalmıştı. Kaptansız gemi yürümez. Sayın Cumhurbaşkanımız da, tensip buyurdular ve beni Ankara'ya davet ettiler. Görüştük ve kendisi, 'Bilal kardeşim, bunu en güzel şekilde yapacağına inanıyorum. İzmir'de ekibinle birlikte güzel işlere imza atacaksın' diyerek, yetki verdi. Bununla birlikte büyük bir sorumluluğu omuzlarımıza koydu. Biz, güzel bir miting yaptık genel seçim öncesi."
"Mitingimize ciddi bir teveccüh oldu, bugüne kadar en kalabalık mitinglerden biri oldu. Biz 30 ilçemizin dışında hiçbir vilayetten destek almadık, hiçbir vilayete otobüs göndermedik. 1 tane dahi otobüs gönderilmedi. Ancak bizim gibi Sayın Cumhurbaşkanımızın sevdalıları, Manisa, Aydın, Muğla gibi yakın vilayetlerden kendi arabasına binip ailece geldiyse bunu ölçme şansımız yoktur ama miting alanından Alsancak Stadyumuna kadar giden, 350 - 400 bin civarında vatandaşımız teveccüh göstermiştir, alana girememiştir, izdiham oluşmuştu" ifadelerini kullandı.
"EKİM - KASIM CUMHURBAŞKANIMIZIN KATILIMIYLA İL KONGREMİZİ YAPACAĞIZ"
Saygılı göreve gelir başladığı yoğun tempoya ilişkin, "Bunun ardından 2 turlu bir seçim yoğunluğu yaşadık. Ben il başkanlığına geleli 60 gün oldu, 60 günde sıkıştırılmış bir antrenman dönemi yaşadık. Bundan sonra ne yapacağız, il ve ilçe delegelerimizi seçeceğiz. İlçe kongrelerimizi, il kongrelerimizi yapacağız. Mevcut başkanlarımızdan performansı yüksek olan kardeşlerimizi devam ettireceğiz. Bazı yerlerde değişiklikler yapacağız.
İzmir İl Başkanlığı kongremiz olacak, kanaatimce Kasım ya da Ekim ayında Sayın Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle güzel bir kongre yapacağız. Ciddi bir start vererek yerel seçime ilişkin çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Biz yerel seçimle ilgili çalışmalarımıza, genel seçimler biter bitmez başladık ama kongreden sonra yoğunlaşacağız. Ben tamamen sahada, garibanın yanında, mahallelere girerek, onların sorunlarını dinleyerek, her günümü vatandaşlarımla geçireceğim. Bunun sözünü verdim, ekibimi de bu doğrultuda yönlendiriyorum.
Biz sahada olacağız. Bu süreci 1 - 2 aya sıkıştırmayacağız. Önümüzdeki süreci iyi değerlendirip, mahalle mahalle gezip, vatandaşlarımızın sorunlarına çözüm üreteceğiz" açıklamasında bulundu.
"HER ZAMAN İZMİRLİLERİN YANINDA YER ALDIM"
Çiçeği burnunda il başkanı iken Ramazan ayında iftar saatinde yolda olan İzmirlilere, üzerinde yeleğiyle iftarlık dağıtan Saygılı, "Vatandaşımız çok güzel teveccüh gösterdi. Zaten kendi iş hayatımda da, kazandığımın bir kısmını fakir fukaraya verdim. Vatandaşımızın hizmetine sunduğumuz eserlerle de bunu yaptım. Her zaman İzmirli vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin yanında yer aldık. Onların hepsi bizim için özel. 'Komşusu açken tok yatan bizden değildir' der Peygamber efendimiz. Sahada çok güzel tepki almakla beraber, çalışmalarımızı artıracağız" diye konuştu.
"KENDİMİ TAMAMEN İZMİR HALKINA ADADIM"
Saygılı, "Ben anlık siyasetle ilgilenen biri değilim, çünkü sanayici olarak kısa vadeli değil, orta ve uzun vadeli düşünmeye alıştım. Ben 54 yaşındayım ve hem yurtiçi hem de yurtdışında çok ekonomik kriz gördüm. Yaklaşık 37 yıldır iş hayatının içindeydim. Ben hayatımda şunu da tercih edebilirdim, oğullarım büyüdü, haftanın 3 günü işyerime gidip, raporlara bakıp, çocuklara direktifler verip, hanımımı alıp gezmeyi bilirdim. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın böyle bir sorumluluk vermesiyle, İzmir'de sanayiyi, ticareti bilen, İzmir'in dertlerini bile biri olarak, tüm iş hayatımı bir köşeye bıraktım, evlatlarıma bıraktım, şimdi oğullarım ve kız kardeşim işletmemizi ve fabrikamızı götürüyorlar, ben de tamamen kendimi İzmir halkına adadım" dedi.
"DAĞ'IN KABİNEDE YER ALMASI YÖNÜNDE TALEPLER VAR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın, kabinede yer alıp almayacağına yönelik soruyu yanıtlayan Saygılı, "Sayın Genel Başkan Yardımcım, İzmir'in gönlünde taht kurmuş pırıl pırıl bir insan. Herkese ulaşabilen, yetişebilen, sorunlara çözüm üreten bir insan. Ben bu duruma yıllardır şahidim, çünkü İzmir'de öğrencilik yıllarından beri hukukumuz var.
En uykusuz olduğu zamanda bile insanlar için çalışan, merhamet yanı gelişmiş bir dostumuz. Partideki en üst kademelerden biri olan, Cumhurbaşkanımızın en güvendiği kademeden olan bir başkanımız. Bu konuda talepler var, sevilen ve sayılan bir başkanımız. Kabinede yer almasının İzmirlilere ve teşkilatımıza vereceği sevinç, hepimizin malumu" ifadelerini kullandı.
"İZMİRLİ BİR BAKAN İÇİN ÇALIŞMA YAPIYORUM"
Kabinede İzmirli bir Bakan olması için çalıştığını aktaran Saygılı, "Ama esas noktasına gelmek gerekirse, birçok noktada belirtilen, 'En az bir Bakanımızın İzmir'den çıkması gerekiyor' yaklaşımına sıcak bakıyorum. Ankara'da, Külliyede, Genel Merkezimizde, Sayın Cumhurbaşkanımız nezdinde bunun olması için de gerekli çalışmaları, faaliyetleri yapıyoruz. İzmir'in sorunlarını anlayacak bir Bakanımızın olması, bütün sanayicimize, vatandaşımıza, ticari hayata fayda getirecektir" diye konuştu.
KAÇ SURİYELİ OY KULLANDI?
Muhalefetten gelen "Suriyeli ve Afganların oylarıyla seçimi kazandılar" iddialarının yine CHP Genel Merkezi tarafından çürütüldüğünü dile getiren Saygılı, "CHP Genel Merkezi'nden, iletişim daire başkanlığından yapılan açıklamada, kendi iddialarının kendileri tarafından çürütüldüğünü gördük. Yaklaşık 240 bin kişi geçmişte yabancı uyruklu iken şu anda Türk Vatandaşı olmuş. Vatandaşlık kanunu maddelerinde, bunun hangi prosedürlerle gerçekleşeceği belirtiliyor. İçişleri Bakanlığımızdan tutun, gayrimenkullerden, ticari hayatlarına kadar birçok detay incelenerek, ailesinde terör ve benzeri olaylar olup olmadığı incelenerek, bu insanlar onlarca yıldır, CHP iktidarı döneminde de yabancı uyruklu insanlar vatandaş oldu.
Büyük bir yalan ve linç kampanyası yapıldı seçim kampanyası sürecinde ancak CHP İletişim Daire Başkanlığı 240 bin civarında yabancı uyruklu insanın Türk vatandaşı olduğunu, bunun da 160 bin civarının Suriye uyruklu olduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 2 aday arasındaki fark 2 milyon 800 bin civarında. Burada 2 soru ortaya çıkıyor; 240 bin yabancı uyruklunun Sayın Cumhurbaşkanımıza oy verdiğinin garantisini kim veriyor, diğer soru da 2 milyon 800 bin oy farkının olduğu yerde 240 bin oyun ne önemi var!
Bunlar boş tartışmalar. Bunlar seçimi kaybettiler ve meşru zemin hazırlama çabasındalar. Ancak her yaptıkları bir bataklık içine sokuyor kendilerini" dedi.
"MUHTARLARA VE HALKA BASKI YAPTILAR"
CHP Bornova İlçe Başkanı Ertürk Çapın ve CHP'li Meclis Üyesi Cem Arıkan'ın "Suphi Koyun Lisesi'nde Ülkücüler tarafından şiddet uygulandı" iddialarının da gerçek dışı olduğunu anlatan Saygılı, "Böyle bir şey yok, tamamen yalan. Ben şimdi buradan çıkıp, bir kız kardeşimizin ziyaretine gideceğim. Tesettürlü, kendi halinde, AK Partili olduğunu ifade eden bir kız kardeşimize, durduk yerde gelip onun tesettüründen ve AK Parti bayrağı sallamasından dolayı, kendisine taş atarak alnını yardılar. Dikiş atıldı, 1 gün müşahede altında kaldı. Buna benzer 7 - 8 tane olay oldu."
"Ben bunun gibi birçok örnek veririm. Bazı muhtarlara bile okul girişlerinde 'Oyunu nereye vereceksin' diye baskı yapıldı. Herhangi bir şekilde müşahit belgesi olmadığı halde, sandık görevlisi olmadığı halde 'Baro avukatıyım' diyerek, kendisinde her türlü özgürlüğü görerek, halkın üstünde baskı yapan çok avukat da oldu. Bunlar hat safhalara gelince, biz Yüksek Seçim Kurulu'ndan görüş istedik, dilekçe verdik. Avukat da olsa kimse kimseye baskı yapamaz.
Cumhur İttifakı hiçbir yerde halkı galeyana getirecek, sıkıntıya yol açacak durum oluşturmadı. Ufak tefek gençlerin yaptıkları olabilir ama bunları hemen bertaraf eden, olayların büyümemesi için çalışan bir il başkanı olarak söylüyorum; biz İzmir'de çok güzel bir seçim süreci geçirdik. 'Ölümler olacak, insanlar tehdit ediliyor' gibi birçok şey söylediler ancak İzmir kendine yakışır şekilde, demokratik bir şölenle, her 2 seçimi de başarıyla atlattı. Bardağın dolu tarafı çok fazla, boş tarafı ise tolere edilebilecek düzeydedir" yanıtını verdi.
"UZANTILARI DIŞARIDAN GELEN İTTİFAK"
AK Partili Saygılı, Türkiye'nin geleceğine ilişkin yapılan döviz kurları, ekonomik kriz, hayat pahalılığı artacak yönündeki iddiaları da değerlendirerek şu açıklamalarda bulundu:
Çok ekonomik kriz görmüş bir iş insanı olarak, antrenmanlı bir kişiyim. Yani 1991'de üniversiteden geldim ve Körfez kriziyle muhatap oldum. 1994 krizi ve 5 Nisan kararlarıyla muhatap olduk, 1998 Uzak Doğu krizi, 1999'da büyük deprem, 2001 Türkiye krizi, 2008 global krizi, e-muhtıra gibi darbe girişimleri, 17 - 25 Aralık, Gezi olayları, 15 Temmuz hain darbe girişimi gibi birçok süreci yaşadık. Geldiğimiz noktada devlet belirsiz bir yönetim anlayışı istemiyor. Yaklaşık 2-3 aydır devamlı linç kampanyasıyla muhatap olup, yalan yanlış, uzantıları dışarıdan gelen bir takım oluşumlarla ittifak kuran, bu ittifakta aslında birbirlerine tam olarak teslim olmayan ve kimsenin tam olarak içine sindiremediği bir dünya vardı.
"BİR GÜN MİLLİYETÇİ DİĞER GÜN HDP İŞBİRLİĞİ YAPAN KILIÇDAROĞLU VAR"
Son 3 ayda, 6 artı 1 ortaklık yapısı, kısaca 7'li ortaklı yapısı var. Şöyle düşünün, ben bir şirket yönetiyorum, şirketin yüzde 98 oranıyla en büyük sahibiyim. 36 yıllık bir aile şirketimizde ben, genel müdür yardımcılarımla, ekibimle bir karar vereceğimizde, 15 - 20 dakikada çok önemli kararları çıkartabiliyoruz. Bir de bu şirkette 6 tane daha ortak olsa, ben tecrübeli bir iş insanı olarak doğruyu söylesem ama yine bir ortak çıkıp 'Ben bunu kabul etmiyorum' diyebilir, diyecektir. Böyle bir durumda şirketin karar alması, büyümesi gerçek dahilinde midir! Yönetilemez bir şirket haline gelir. 6 artı 1'li oluşumda her gün değişen bir tutum görüyoruz, bir gün milliyetçilik yanı ağır basıyor diğer gün PKK ile daha doğrusu HDP ile işbirliği içinde olacağız gibi birçok çeşitli söylemde bulunan bir Kılıçdaroğlu var.
"KİMSE KİMSEYİ KANDIRMASIN"
"Yurtdışından 300 milyar dolar para bulacağız" dedi, insaf ya! Kimse kimseyi kandırmasın. 2001 krizinde Ecevit'in, Kemal Dervişoğlu'nu yurtdışından çağırdıktan sonra, kendisini Amerika'dan para bulması için gönderdi. 1 hafta içinde 4 gün ulaşamadı, geldiğinde 500 milyon Dolar para getirdi yüzde 15 faizle ve kahraman ilan edildi. Allah rahmet eylesin, kendisiyle bir problemim yok ama gerçekleri söylemek lazım.
Ben o tarihlerde 32 yaşında pırıl pırıl mühendis bir genç olarak yatırımımla uğraşıyordum. Bu yüzde 15 faizle bulunan parayı başarı olarak verdiler. Siz şimdi karışık kuruşuk bir dünya varken, bütün dünyanın ithalatını, ihracatını, her şeyini Türkiye'ye yüzde 100 odaklı bir süreç geçirebileceğine inanıyor musunuz! Belirsizliğin getireceği noktada 3 ayda neler yaşanacağını gördük.
"O BANKALARIN DA SORGULANMASI GEREKEN BİR DÖNEME GİRİYORUZ"
Bugünden itibaren gerek dövizin doğru bir kulvara gelmesi, gerekse bankalardaki belirsiz olan durumlar düzene girecek. O bankaları ben çok iyi biliyorum, her dönem bunu yapıyorlar, vatandaşı eziyorlar, faiz oranlarını yüzde 40 - 45'lere kadar çıkardılar ve kullandırmadılar. Ev almak isteyen, araba almak isteyen insanları, kredi kartlarına kadar müdahil olup, sıkıştırdılar. O bankalar hep bunu yaptılar. 30 yıldır aynısını yaptılar. Şu anda o bankaların ismini söylemek istemiyorum ama onların da sorgulanması gereken bir döneme giriyoruz.
"EKONOMİ HIZLICA KULVARINA GİRECEK"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Sayın Cumhurbaşkanımız ve kadrosu bu süreci, her şeye rağmen, ülkemizi ve altyapısını koruyarak, bugünleri hesaplayarak korudular. Cumhurbaşkanımız çok hızlıdır ve teşkilatçı bir yapısı vardır, boşluk bırakmaz çünkü iktidar zafiyet kabul etmez, yeni kabineyi bir an önce yapacak ve kamuoyuna duyuracaktır. Kabineye pırıl pırıl insanların gireceğine inanıyoruz.
Sayın Bakanlarımızın yaptığı o güzel çalışmaları yeni Bakanlarımızın devam ettireceğine inanıyoruz. Ekonominin de hızla, yaraların sarılarak çok daha iyi hale geleceğine inanıyoruz. Milletimiz bize 5 yıl verdi, ekonomiden, sanayileşmeye, turizme kadar birçok noktada yapılanlar artırılarak devam edecek. Ekonomi çok hızlı şekilde kulvarına girecektir. Zaten eksen kayması olmadı, duraklama oldu, o duraklama da hızla sona erecek.