Kekemelik ve Dil Gelişimi: Uzmanlardan Çocuklara Yönelik Öneriler
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, 22 Ekim Dünya Kekemelik Farkındalık Günü dolayısıyla çocuklarda sıkça görülen dil ve konuşma bozukluklarına dikkat çekti.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Hazel Ezgi Dündar, 22 Ekim Dünya Kekemelik Farkındalık Günü dolayısıyla, okula yeni başlayan çocuklarda sıkça karşılaşılan dil ve konuşma bozukluklarını ele aldı. Dündar, bu bozuklukların çocukların sosyal ve akademik gelişimleri üzerinde önemli etkileri olduğunu vurguladı.
Okul Çağındaki Çocuklarda Görülen Bozukluklar
Okul dönemindeki çocuklar arasında en yaygın görülen dil ve konuşma bozuklukları arasında konuşma sesi bozuklukları, akıcılık bozuklukları ve ses bozuklukları yer alıyor. Dündar, “Konuşma sesi bozuklukları, genellikle bazı seslerin yanlış üretilmesiyle ortaya çıkar. Örneğin, ‘araba’ yerine ‘ayaba’ demek gibi. Ayrıca seslerin dil kurallarına uygun bir şekilde üretilmemesi, yer değiştirme, ses ekleme veya çıkartma gibi durumlar da görülebilir. Akıcılık bozuklukları ise duraklama, tekrar ve uzatma gibi şekillerde kendini gösterir. Çocuklarda ses bozukluğu olduğunda ise ses kısıklığı, tizlik ve nefeslilik gibi belirtiler gözlemlenebilir,” ifadelerini kullandı.
Sosyal ve Akademik Gelişime Etkileri
Dündar, dil ve konuşma bozukluklarının çocukların sosyal hayatları üzerinde de derin etkiler bıraktığını belirtti. “Bu tür sorunlar yaşayan çocuklar, kendilerini ifade etmekte zorlandıkları için akranlarıyla iletişim kurmada güçlük çekebilirler. Bu durum, arkadaş edinmelerini ve grup oyunlarına katılmalarını zorlaştırarak özgüven eksikliğine ve içe kapanmaya yol açabilir. Örneğin, anlaşılırlığı düşük olan bir çocuk, sınıf içinde konuşmaktan çekinebilir, bu da sosyal ortamlarda daha çekingen bir tutum sergilemesine neden olabilir,” dedi.
Akademik açıdan da dil ve konuşma becerilerinin, okuma, yazma, dinleme ve anlama gibi yeteneklerin temelini oluşturduğuna dikkat çeken Dündar, “Konuşma bozukluğu yaşayan çocuklar, dil becerileri akranlarıyla eş seviyede gelişmediğinde akademik başarıları olumsuz etkilenebilir,” ifadelerini kullandı. Okuma problemlerinin, çocukların okuma hızında, doğruluğunda ve anlama becerilerinde yaşıtlarına göre gerilik göstermesi ile tanımlandığını da ekledi.
Erken Müdahalenin Önemi
Erken yaşlarda ortaya çıkan okuma güçlüklerinin, eğitim hayatı boyunca ve sonrasında ciddi sorunlara yol açabileceğini belirten Dündar, “Bu çocukların akademik açıdan yaşıtlarıyla olan farkı zamanla açılabilir. Bu zorluklar, özgüven düşüklüğüne, kendini başarısız hissetmeye ve okuma-yazma aktivitelerinden kaçınmaya neden olabilir,” dedi. Ayrıca, okuma problemlerinin gelecekte bilgi edinme ve anlama becerilerini de olumsuz etkileyebileceği konusunda uyardı.
Ebeveynlere Öneriler
Ebeveynlerin, çocuklarının dil ve okuma becerilerini geliştirmek adına çeşitli stratejiler uygulayabileceğini vurgulayan Dündar, “Çocukla konuşmaya ve ona kitap okumaya zaman ayırmak çok önemlidir. Kitap okuma alışkanlığı, çocukların kelime dağarcığını genişletir ve dil becerilerini geliştirir. Ayrıca, ebeveynler çocuklarıyla günlük konuşma pratiği yapmalı, doğru kelime kullanımını teşvik etmeli ve olumlu geri bildirimde bulunmalıdır,” diye konuştu. Çocukların dil ve okuma becerilerini geliştirmek için eğlenceli oyunlar oynanabileceğini de ekledi.
Değerlendirme Zamanı
Dündar, “Eğer bir çocuk 3 yaşından sonra hala çoğu sesi yanlış çıkarıyorsa, 4 yaşından sonra hala birçok kelimeyi anlaşılamayacak şekilde söylüyorsa veya kekemelik belirtileri gösteriyorsa, mutlaka bir dil ve konuşma terapisti tarafından değerlendirilmelidir,” dedi. Erken değerlendirme, sorunların büyümeden çözüme kavuşturulmasında büyük bir önem taşımaktadır.
Terapistlerin Rolü
Terapistler, okuma güçlüğü yaşayan çocuklarla çalışarak dil becerilerini geliştirmeyi hedefler. Dündar, “Terapistler, çocukların fonolojik farkındalığını artırarak harf-ses ilişkisini kurmalarına yardımcı olurlar. Okuma güçlüğü çeken çocukların genellikle sınırlı bir kelime dağarcığına sahip olduğunu unutmamak gerekir. Terapistler, kelime öğrenme ve anlamlandırma çalışmaları yaparak çocukların kelime dağarcığını genişletir,” şeklinde konuştu.
Hazel Ezgi Dündar, erken dönemde yapılacak müdahalelerin okuma güçlüklerini, akademik zorlukları ve psikolojik sorunları önleyebileceğini vurgulayarak, “Çocukların daha güçlü bir dil temeli oluşturarak akademik başarılarını artırmalarını ve sağlıklı bir duygusal gelişim göstermelerini desteklemek mümkün,” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.